Günümüz dünyasında sanayileşmenin ilk dönemlerindeki sömürge yarışları ve vahşetin görülmediği açık. Şu anda işin ekonomik boyutuna baktığımızda emperyalist güçlerin sosyal medya şirketlerine bağlı gelirlerinin sanayi ve üretim temelli gelirler karşısında hızla arttığını görmek mümkün. Örneğin 2022 yılında dünyanın en çok gelir elde eden sanayi şirketi petrol ve doğalgaz alanında faaliyet gösteren çok uluslu ExxonMobil şirketiydi. ExxonMobil’in 2022 yılındaki geliri 413 milyar dolardı. Facebook, Instagram, Threads ve WhatsApp gibi platformları bünyesinde bulunduran Zuckerberg’ün Meta Platforms şirketinin yıllık geliri ise 117 milyar dolar seviyesine ulaşmıştı. Tek tek platformların 2022 yılındaki gelirlerine baktığımızda YouTube’un 29 milyar dolar, Spotify’ın 12 milyar dolar, TikTok’un 11 milyar dolar, Twitter’ın 4,4 milyar dolar, Tinder’ın ise 2 milyar dolar gelir elde ettiğini görüyoruz. Dünyanın en çok gelir elde eden ilk 60 şirketinin arasında 19 petrol ve doğalgaz şirketi bulunuyor. Yenilenebilir enerjiye yönelik yatırımlar ve elektrikli araçların hızlı bir şekilde hayatımıza girmesiyle bu şirketlerin yerini de yeni yazılım şirketlerinin alacağını öngörmek mümkün.
Sosyal medyanın özellikle gelişmekte olan ülkelerin kültürleri üzerinde ciddi bozulmalara neden olduğu tezlere ve makalelere konu oluyor. Önceden Batı gibi yaşamanın, giyinmenin, düşünmenin, yemenin, içmenin ve onların dilini konuşmanın yolu zora dayanan emperyalizmdi. Daha sonra bu Adorno ve Horkheimer’ın ortaya koydukları Kültür Endüstrisi oldu. Günümüzde ise ‘soft kolonyalizm’ olarak ifade edebileceğimiz sosyal medya platformları revaçta. Emperyalizm daha çok Afrika ve Asya’nın geri kalmış toplumları üzerinde etkili olurken Kültür Endüstrisi sürecinde gelişmekte olan ülkeler bir anlamda Batılı değerleri daha gönüllü şekilde benimseyerek uyum sağlamaya başlamıştı ancak temel ahlaki ve toplumsal değerler bağlamında güçlü bir kopuş görülmemişti. Sosyal medya platformları ise Neil Postman’ın televizyonun Amerika Birleşik Devletleri için oluşturduğunu söylediği büyülü dünyayı yaş ve maddi durumu fark etmeksizin tüm insanlar için oluşturuyor. Tamamen gösterişe ve bireyselliğe dayalı bir yarışma toplumu ortaya çıkarıyor. Beğeniler ve retweetler kişisel özelliklerin, insan olma onurunun, toplumsal ve ahlaki değerlerin önüne geçiyor. Gerçeğin değil, yalanın ve Batı dünyasının söylemek istediklerinin hızla yayıldığı bir ortam oluşturuyor. İnsanlar tek tipleştiriliyor ve adeta hipnotize edilerek dilden giyime, sevme ve sevilme biçimlerinden ikamet edilmesi gereken yerlere, yenilmesi gereken gıdalardan dinlenmesi gereken müziğe kadar trend adı altında özgür iradelerinin bir neticesi olduğunu düşündükleri ama aslında öyle olmayan kararlar alıyorlar. Bir anlamda dünya Fukuyama’nın söylediği gibi siyasal anlamda değil ama sosyolojik anlamda bir yöne doğru akarken, Afrika ve Asya’daki nüfus patlaması güvenli gıda, barınma ve temel insani koşullarda yaşama şansı bulamayan insanların yoğun göç hareketlerini zorunlu kılıyor. Nüfusu yaşlanan ve azalan eskinin sömürgeci güçlerinin göç hareketlerine tepkisi ise Neo-Faşizmi ortaya çıkararak Huntington’ın medeniyetler çatışması tezini kuvvetlendiriyor.
‘Soft Kolonyalizm’ kavramlaştırması sosyal medya için kullanılabilir çünkü yukarıda da paylaşılan rakamlar göz önüne alınırsa ciddi bir gelir kaynağı. Tabi kullanımı büyük oranda bedava olan bu platformlar kişileri akıllı cihazlarla ilgilerine göre takip eden reklam ağıyla besleniyor. Afrika’daki insanların sefaletini umursamayan Google, Afrika’da güçlü bir internet altyapısı oluşturmak için harıl harıl çalışıyor. Sosyal medya, kendisiyle ilgili birçok alanı da ihya ediyor. Örneğin bu platformların kullanılmasının en kolay yolu akıllı telefonlar. Bunların başını ise iPhone çekiyor. Apple’ın 2022 yılı geliri 394 milyar dolardı. Sosyal medya üzerinden oluşturulan moda, tatil rotaları ve tanıtımı yapılan sayısız cihaz var. Bunları tek tek ele almak mümkün değil ancak hepsinin toplu olarak bulunabildiği yerler online satış platformları. Örneğin Amazon bunlardan biri. Türkiye pazarına da giren ve çok beğenilen Amazon’un 2022 yılı geliri 514 milyar dolardı.
Yukarıdaki rakamlardan da görüleceği üzere artık devir soft kolonyalizm devri. Batı, sosyal medya yoluyla hem gelişmekte olan ülkelerin ahlaki ve toplumsal değerlerini rızaya dayalı bir şekilde kökünden sarsıyor hem de bunun üzerinden oluşturduğu endüstri ile inanılmaz paralar kazanıyor. ‘Soft Power’ kavramını geliştiren Joseph Nye bu gücü, “üzerinde etki kurma yöntemiyle bir kişi ya da topluluk üzerinde söz sahibi olma, dediğini yaptırma yeteneği” olarak ifade etmekteydi. Soft kolonyalizmde de bir yumuşak güç unsuru söz konusudur. Bu nedenle sosyal medya kişisel rızaya dayanan yönüyle bir tahakkümü andıran dijital kolonyalizmden ayrışmaktadır. Her ne kadar soft olsa da buradaki maddi ve manevi sömürünün etkisine vahşi emperyalizm döneminde bile ulaşılamamıştır. Sosyal medyanın başını çektiği LGBT propagandası, bunun toplum ve aileler üzerindeki etkisi en önemli örneklerden birisidir. Geleceğin dünyasını ise büyük ihtimalle dünyadaki sömürü ve eşitsizliğin en büyük gerçeği olan göçlerin neden olduğu demografik bozulmalar ve sosyal medyanın oluşturduğu sanal dünya ile efsunlanan insanların çatışması belirleyecektir.