Wimbledon’da iki yıl üst üste final oynama başarısı gösteren Tunuslu Ons Jabeur Afrika kıtasında ilham kaynağı oluyor. Tenis sporunun en eski ve prestijli turnuvası Wimbledon 2023 geçtiğimiz günlerde tamamlandı. Sezonun üçüncü Grand Slam turnuvası olan Wimbledon’ın tek kadınlar finalinde Marketa Vondrousova’ya 2-0 yenilen Tunuslu Ons Jabeur, turnuvayı ikinci olarak bitirdi.
Elbette bu başarı bir tesadüf değildi. 2022 yılında, Amerika açık ve Wimbledon’da finale yükselme başarısı gösteren Jabeur, 2023 Wimbledon’da da final yapınca tüm dünyanın dikkatini çekti. Son derece başarılı bir performans ortaya koyan Tunuslu raket, geçtiğimiz yıl ilk Arap ve Afrikalı tenisçi olma ünvanını da elde etmişti.
94 yılında dünyaya gelen Ons Jabeur, annesi Samira’nın tenis oynaması sebebiyle bu sporla 3 yaşındayken tanıştı. Annesiyle birlikte katıldığı seyahatler nedeniyle otellerin kortlarında başlayan serüven, çeşitli akademilerde devam etti.
Uluslararası arenada rekabet ettiği rakiplerine göre çok avantajlı bir konumu yoktu. Özel yaşamına ilişkin yapılan haberlerde çok zorlu süreçlerden geçtiği ve özellikle spor tesislerindeki yetersizliklerin onun çalışma temposunu olumsuz etkilediğine yer verildi. Ama o hiçbir zaman hedeflerinden vazgeçmedi. Tunus’ta başladığı eğitimini Belçika ve Fransa’da sürdürdü.
2011 yılında, henüz 16 yaşındayken Roland Garros gençler kategorisinde şampiyonluğa ulaşan Ons Jabeur, ilk uluslararası başarısını da bu turnuvada kazandı. Asıl hikaye bundan sonra başlayacaktı. Jabeur, dünyanın yakından takip ettiği bir tenisçiye dönüşecek, yaşadığı coğrafyada ilham kaynağı olacaktı.
2022 yılında Amerika Açık ve Wimbledon’da final oynama başarısı onun yükselişini de gözler önüne serdi. Adı artık dünya sahnesindeydi. Kupaya uzanamadı belki ama Tunus’ta artık ‘Mutluluk Bakanı’ olarak anılmaya başlayacak bir tanınırlık elde etti.
Tunuslu gençlerin örnek aldığı sporcuların başında yer alıyor, bu tanınırlık ve ilgi ona farklı kapıların açılmasını sağlıyordu. Vogue Arabia’nın kapağında yer aldı. Dört Grand Slam sahibi Naomi Osaka’nın menajerlik ajansı Evolve ile sözleşme imzaladı.
Tunuslu raket, etrafa saçtığı enerjisi, güleryüzü ile ülkesinde ve kıta coğrafyasında sevilen biri haline geldi. Ülkesinin kıta dışında da görünür olmasına katkı sağladı. Fransız basınına verdiği bir röportajda, “Bundan sonra artık kendim için değil, herkes için tenis oynuyorum” ifadeleri de üstlendiği sorumluluğu gözler önüne seriyordu.
Arap baharının ilk kıvılcımının yandığı Tunus’ta, sporda gelen başarılar da herkesin gündemine girebiliyor. Jabeur’un başarıları artık sadece Kuzey Afrika’da değil, tüm dünyada konuşuluyor.
İki sezon üst üste finallerde kaybetmesinin ardından yaptığı açıklamalarda büyük bir üzüntü yaşasa da çalışma azmini kaybetmediği görülüyor. Hiç şüphe yok ki Jabeur, elde ettiği bu büyük başarıları daha da ileriye taşımak için çok daha fazla gayret gösterecek.
Onun hikâyesi, sporun gücünü ve kararlılığın önemini vurgulayan bir örnek olarak tüm dünyada yankılanmaya devam edecek. Çünkü Jabeur, raketiyle birlikte her maça çıktığında aklına Tunuslu gençler ve kıta coğrafyası gelecek.
Bilindiği gibi uzun yıllar Batılı ülkeler tarafından sömürülen coğrafyalardaki başarılı sporcular Fransa, İngiltere, Hollanda, Portekiz gibi ülkelerin bayraklarının altında mücadele etmişlerdir. Ama artık birçok sporcu Batılı ülkeler adına yarışmaktan ziyade kendi ülkesi için mücadele edeceğini ilan ediyor.
Evet, kolonyal güçlerin doğu ülkelerini ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel yönden sömürdüğünü, belli kalıplara hapsettiği gerçeğini es geçemeyiz. Ancak hep mağduriyetten beslenerek, yeni bir şeyler söylemek mümkün mü? Bu pek mümkün gözükmüyor.
Kısa süre önce açılan kolonyalizm.com internet sitesinin ilk mesajı Aliya’nın ‘Hiç kimse intikam peşinde koşmamalı, sadece adaleti aramalıdır. Çünkü intikam sonu olmayan kötülüklerin de kapısını açar. Geçmişi unutmayın ama onunla da yaşamayın” mesajıydı.
Yeni şeyler söylemek, üretmek, farklı alanlarda başarılı çalışmalar gerçekleştirmek toplumların kendine olan özgüvenini artıracaktır. Ons Jabeur gibi, kendi ülkesi için ter dökme konusunda herhangi bir komplekse girmeyen isimlerin artması, hiç şüphesiz Afrikalı gençlerin kendi kimlikleriyle barışmasına ve özgüven içinde hareket etmelerine katkı sağlayacaktır.
Farklı alanlarda da örnek oluşturacak başarılar, ekonomik, kültürel, sanatsal ve akademik çalışmaları da tetikleyecektir.
Dilerim Ons Jabeur gibi Afrika kıtasından ilham kaynağı olan nice isimler çıkar…