Florida Üniversitesi’nden Sebastian Elischer, Afrika kıtasında yaşanan darbelerin ardından siyasi iktidarın yeniden sivillerin yönetimine geçiş sürecini analiz eden bir çalışma yayınladı.
Temmuz ayında Nijer’de gerçekleşen askeri darbe sonrası gözler bir kez daha Afrika kıtasına çevrildi. Mali, Çad, Gine, Somali ve Burkina Faso’da gerçekleşen darbelerin ardından Nijer’de de yaşanan darbe sonrası yayınladığı makalede Florida Üniversitesi’nden Sebastian Elischer, Afrika kıtasındaki darbelerin üçte ikisinin Frankofon bölgelerinde yaşanmasına dikkat çekti.
Conservation.com adresinde yayınlanan makalesinde Justin Hoyle’un 1989 sonrası yaşanan darbelerin ardından iki farklı şekilde sonuçlandığı yönündeki analizini paylaşan Elischer, bu ihtimalleri şu şekilde sıraladı; birincisi; cuntanın yürütme gücünden çekilmesi. İkincisi; cuntanın kendi adayının desteklenmesinin sağlanması.
Her iki ihtimalinde demokrasiye ciddi zararlar verdiğini paylaşan Elischer, cuntaların iktidardan çekilmesinin ardından hemen demokrasinin ortaya çıkamadığını belirtti. Araştırmada ayrıca askeri cuntaların darbe sonrası yönetimden uzaklaşsalar dahi uzun süre devlet ve toplum üzerinde yıkıcı baskılar kurduğu sonucuna varıldığı ifade edildi.