Güney Afrika Cape Town Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Halim Gençoğlu; ‘İngilizler, Güney Afrika’da İncil’de yer alan Tanrı herkesi eşit yarattı ayetini çıkartarak kendi politik çıkarlarına uygun şekilde İncil bastılar. Güney Afrika halkını kendi ülkelerinde köle yaptılar’ dedi.
Kolonyalizmden en fazla mağdur olmuş bölgelerden birisi de Güney Afrika’dır. Sömürgecilerin uyguladığı ırkçı politikalar Güney Afrika’da çok büyük büyük acılar yaşanmasına neden oldu. Güney Afrika’yı, kolonyalizmin Güney Afrika’daki etkilerini bölgeyi çok iyi bilen bir isimle, Cape Town Üniversitesi Afrika Çalışmaları Öğretim Görevlisi Dr. Halim Gençoğlu ile konuştuk.
Halim bey Afrika’ya ne zaman, neden gittiniz? Afrika’da nerelerde bulundunuz? Neler yapıyorsunuz anlatır mısınız?
İstanbul’da hocam, Türkiye’de sömürge tarihi uzmanı olamazsın, eğer böyle bir amacın varsa bir sömürge ülkesine gitmek gerekir demişti. Bende 15 yıl önce ceketimi alıp yola çıktım. Buraya geldiğimde hocamın ne kadar haklı olduğunu anladım. Bir sömürge ülkesinin sokaklarında gezmeden, insanlarıyla konuşmadan, İstanbul’da kaynakları okuyup anlamak gerçekten mümkün değil. Bunun çeşitli biçimleri vardır. Örneğin ırkçılık gibi. Aynı zamanda Johannesburg’da Wits Üniversitesi’nde Filistin sorunu okutuyorum.
Türk öğrenciler Afrika’da çalışma yapmak için geliyor mu?
İki öğrenciyi buraya getirdim. Fakat ne yazık ki çok başarılı olamadılar. Başarılı olmak için biraz derviş misali hareket etmek gerekiyor. Bizim hükümet kaynak ayırıyor, burs veriyor fakat öğrenci seçimleri maalesef çok doğru olamıyor.
Sizden önce Afrika’da hocalık yapan Türk var mı?
Wits’te 90’larda maden alanında çalışma yapan bir hocamız vardı. Fakat sosyal bilimlerde hocamız yok.
Güney Afrika’da akademik hayatı biraz anlatır mısınız?
Güney Afrika’da maaşlar gayet iyidir. Hocalara çok fazla müdahil olunmaz. Serbest çalışma ortamı vardır. 1994’ten sonra, Mandela’nın hapisten çıkmasıyla birlikte üniversitelerdeki araştırmalara çok fazla değer verilmiştir. Bizim atalarımız bölgeye geldiklerinde sömürgecilik yapmadıkları için Türk araştırmacıların çok büyük avantajı var. Atalarımız buraya geldiklerinde daha çok vakıf kurup İslami faaliyetler yürütmüşler. Bu insanların torunları da beyaz olmalarına rağmen ırkçılık döneminde müslüman olmaları nedeniyle siyahi olarak kabul edilmişler.
Güney Afrika’ya gelen isimler kimdir, ne zaman gelmişler?
19. yy’da, Abdülhamit döneminde gelmişler. Bunların Türk vatandaşı olması için girişimlerde bulunduk. Şu anda 122’si vatandaşlık aldı. Bree Sokağı kitabımda bu şahsiyetleri tek tek anlattım. Kitabın ismi doğrudan sorunuza cevap olabilir. Abdülaziz döneminde buradan Hacca giden insanlar oluyor. Gidip gelenlerin farklı yorumları oluyor. Bu rapor ediliyor ve halifelik makamından bir alim isteniyor. Erzurum’daki Ebubekir efendiye konu anlatılınca ben giderim diyor. 1862 yılında 12 yaşındaki yeğenini alıp, Londra’dan Ümit Burnu’na gitmek için Liverpool’dan 3-4 ay süren bir yolculukla Cape Town’a gidiyor. Hızlı bir şekilde İngilizce öğreniyor. İstanbul’a rapor yazıp, okul açması gerektiğini söylüyor. Bu raporları okudum. Bree Sokağı’nda okulu açıyor. Daha sonra yerli dili öğrenip ilmihal yazıyor. Her mezhepte fetva verebilecek bir alim. Buraya yerleşiyor, evleniyor, önemli mülkler alınmasına öncülük ediyor. Mezarı da burada. Daha sonra Ebubekir Efendi’nin ardından Mahmut Fakih Efendi benzer faaliyetleri sürdürüyor. Bununla ilgili olarak da Afrika Kültür Bakanlığının da katkılarıyla müzede bir bölüm oluşturduk. Ailesiyle de sürekli bir araya gelip görüşüyoruz. Şu anda Güney Afrika Ticaret Bakanı İbrahim Patel, Osmanlı aliminin torunudur. Geçen sene bir iftar sonrası kendisinden dedesini anlatmasını istedim. ‘Biz sömürge toplumuyuz, ancak benim dedem İngilizler gibi buraya topuyla, tüfeğiyle gelmedi, kalemiyle, ilmiyle, kitabıyla geldi. Biz Türkler sömürgeci değiliz, dedemlerin çalışmaları bunun kanıtıdır’ dedi. Güney Afrika hükümeti bugün şuna bakıyor, biz sömürülürken yanımızda kim vardı? Cevabı belli, Türkler vardı.
Güney Afrikalıların bugün Osmanlı algısı nasıldır?
Müslümanlar özellikle Osmanlı’yı iyi bilirler ve çok saygı duyarlar. Buraya gelen Türk temsilcilerin bunları bilmesi gerekiyor. Maalesef bu ruhu temsil etmeyen insanların çalışmaları büyük hayal kırıklığı yaratıyor. Temsil edilen devletin kültürünü, tarihini iyi bilmeliler.
Sömürgeciliğin doğru şekilde anlaşılması gerekir dediniz. Bunu biraz açabilir misiniz?
Kenya’nın kurucu devlet başkanı Jomo Kenyata, bunu çok iyi anlatmıştı; ‘Batılılar Afrika’ya geldiğinde bizim topraklarımız onların İncilleri vardı. Dua edelim dediler. Gözlerimizi kapattık. Açtığımızda, bizim incilimiz, onların toprakları vardı’ Türkiye’de bazen Celal Şengör gibi insanlar bu konularda konuşuyor ama hiçbir şey bilmiyorlar, bilmeden konuşuyorlar. Osmanlı fetihlerinde bir yere girdiğinde orada vergi sistemini kurarak faaliyetlerini yürütüyordu. Fethettiği toprakları vatan görür, o toprakları sömürmez. Halkın Anadolu halkından bir farkı yoktur. Aynı adalet sistemiyle yönetilir. Sömürgecilikte birinci olarak misyonerlik vardır. Kendi dilini, dinini götürür. Afrika’ya İngilizceyi, Fransızcayı götürdüler. Afrikalıları barbar görüp medeniyet getireceğiz dediler. İkincisi kapitalizm, üçüncüsü de emperyalizmdir. Afrika’da tüm kaynakları sömürdüler. Bugün İngiltere’ye gidin, müzelerdeki tarihi eserlerin büyük bir kısmı Afrika’dan çalınmıştır. İnsanları kendi topraklarında köle yaptılar. Kölelik devam etmiştir. Kendi yaşadığı toprakta mülk alamadılar. Ekonomik faaliyetlerin içinde bulunamadılar.
İngilizler Güney Afrika’da neler yaptı?
Öncelikle 1887’de bir kanun getirerek, yerli halkın beyazların oturduğu yerlerde yaşamasını engellediler. Siyahilerin yaşayacağı belli bölgeler oluşturdular, önce toprakları ayırdılar. Sonra toplumu Hrıstiyanlaştırmaya başladılar. ‘Tanrı herkesi eşit yarattı’ gibi ayetler çıkarılarak Afrikalılar için ayrı İncil’ler yazdılar. Hollandalılar da aynı çalışmaları gerçekleştirdiler. Afrika kıtasında sömürgecilik bağlamında ırkçılığı en yoğun şekilde uygulayan İngilizler ve Fransızlardır. Bugün Afrika’daki Fransız karşıtı isyanlar tesadüf değildir.
Neden?
Fransa oradan çekilirken öyle bir sistem kurdu ki bu bölgeyi hiçbir zaman rahat bırakmadı. Fransa bölgeyle öyle bir anlaşma yapmış ki, her ülke halen Fransa’ya para vermek zorunda kalıyor. Fransa, Afrika’nın ekonomik bağımsızlığa kavuşmasını asla istememiş, buna izin vermemiştir. Bu ülkelerle yaptığı anlaşmalarla kendisine bağımlı kılmıştır.
Bugün Güney Afrika halkı, yaşananların Batılı sömürgeci güçlerden kaynaklandığını biliyor mu?
Tabi ki. Bu konular sürekli derslerde de işlenmektedir. Herkes bunları konuşuyor. Ülkede ırkçılık döneminin torunları üniversitelerden dahi yavaş yavaş uzaklaştırılıyor. Bu tarz düşüncelere sahip olmayan, halktan gelenlerin çocukları üniversitelere alınıyor. Irkçı kafa yapısının kırılmasına çalışılıyor.
Medyada Batı karşıtı yazılar çıkıyor mu?
Tabi ki. Ben de burada günlük gazetelerde yazıyorum. Yazılarımda bu konuları da sürekli işliyorum. 20 sene önce bunları yazamazdık. Artık hükümet politikaları değişti. Örneğin Güney Afrika’da Filistin konusuna çok önem verilir. Çünkü Yaser Arafat ve Kaddafi Mandela’ya Güney Afrika’daki mücadele çok destek olmuştur. Hatta Mandela, ‘Filistin özgürleşmeden, bağımsızlığını korumadan, bizim Güney Afrika’daki bağımsızlığımız tam olarak amacına ulaşmamıştır’ der. Ben bu konuları çalıştığım için hükümet benim Filistin konusunu anlatmam için başka üniversitelerde de ders vermemi istiyor. Geçenlerde Zimbabve Devlet Başkanı, ülkesinde mezarı olan bir İngiliz sömürgecinin ülkesinden alınması için çağrıda bulundu. Bunun leşini buradan alın dedi. Bunu eskiden söyleyebilme ihtimali yoktu. Sokaklarından devlet memurlarına kadar, nereye giderseniz gidin artık düşünce budur. Ciddi bir Batı karşıtlığı vardır.
Güney Afrika aydınları geleceğini nerede görüyor? Bugün halen Batıcılığı savunan var mı?
Zaten Güney Afrika ekonomisi bölgenin en güçlü ekonomisine sahip. Bu açıdan kendi yol haritasını belirlemiş bir ülke. Kendine has bir politika geliştirmiş bir durumda.
Güney Afrika’da batılı akademisyenler görev yapıyor mu?
Evet var ama sosyal bilimlerde çok fazla olduğunu söylemek zor. Daha ziyade teknik bölümlerde Batılı akademisyenler görev yapıyor diyebiliriz.
Genel olarak sosyal, kültürel açıdan üretim ne düzeyde?
Güney Afrika milli takımı son olarak Dünya Rugby şampiyonu oldu. Aynı zamanda kriket alanında da dünya şampiyonlukları var. Tabi sporcuların da büyük bir kısmı siyahi. Farklı alanlarda da ciddi çalışmalar var. Elbette bunlar biraz da zamanla olacak şeyler.