İskoçya’da Celtic tribünleri nasılsa, İrlanda sokakları da yine aynı şekilde Filistin’e destekte öne çıktı, parmak ısırttı.
İskoçya ve İrlanda’da bu yönde özdeş, benzer bir damar olduğu zaten aşikardı, ama bu mevsimki kampanyanın çok başarılı ve dirençli çıktığının altını çizmek lazım.
Britanya adasında ve İrlanda’da; İngiliz kraliyet idaresine karşı milli, mezhebi, tarihi direnci ve isyanı işaret eden bu hat, esas İrlanda’da neredeyse 800 yıllık bir maziye sahiptir. En özet biçimde İngiliz yayılmacılığının karşısında konumlanır, kendi toprağında buna karşı direndiği gibi, başka yerleri de söyleminin bir parçası kılar. İzleri Kuzey İrlanda’nın duvar yazılarında okunur: “Filistin ve İrlanda, Bir Mücadele ” şeklinde yazarlar. Biz, bu iki mücadeyi aynı ve özdeş görünüyoruz derler.
İrlanda milliyetçiliği -ordaki tanımıyla cumhuriyetçiliği- savaşım verdiği İngiliz kolonyalizminin her vechede karşısına dikilmek ister. Bu şekilde Filistin zaten direkt bir adres olmaktadır. Filistin’de son yüzyıldan gelen, en yakın tarihli, harita kesip biçme düzeninde en büyük sorumlu olarak İngiliz Devleti görülür.
Bu siyasal konumlanmaları canlı olarak, gerçek hayata yansımış şekilde Sinn Fein çizgisindeki arkadaşlarda görmüştük.
2010 yılında, Mavi Marmara sonrasında, sonbaharda teşkil edilen İHH öncülüğündeki Filistine destek konvoyunda, Avrupalı katılımının neredeyse tamamı İngiltere’den ve İrlandadandı. İngilizler, muhalif-savaş karşıtı-Müslümanlarla dayanışmacı Respect Partisi çevresindendi. Bazı başka ortodoks sol partilerden genç temsilciler de vardı; fakat esas kuvvetli grup temsili İrlandalılar idi.
Yol arkadaşlarımızın İrlanda milliyetçiliği, yani cumhuriyetçiliği temelli, 100 yıllık çizgilerden olduğu ilk bakışta anlaşılıyordu. Tyrone şehrinden olanların damalı bayraklarını anımsıyorum.
Elbette kolonyalizme karşı mücadele kendine has ittifaklar, sempatiler barındırmaktaydı ve bu kolayca, göz hizasından yakalanıyordu.